top of page
londradanbildiriyor

Londra'nın En Ünlü Bahçesi Kew Gardens ve Yedi Harikası

Güncelleme tarihi: 30 Ağu 2023

Guinness Rekorlar Kitabı'na girmiş, UNESCO Dünya Mirası olarak koruma altına alınmış, 1700'lü yıllardan beri bilim, sanat ve tarihle bugünlere kadar gelmiş kraliyet ailesinin botanik bahçelerini benimle gezmek ister misin?


Kew Gardens ya da Kew Bahçeleri, Londra'nın batısında Richmond'a yer alıyor. Baştan söylüyorum burası çok büyük. İlk defa geliyorsan en az yarım gününü ve 17 poundluk giriş ücretini bir kenara ayırman gerektiğini hemen belirtmeliyim. (fiyat internet sitesinden advance* alındığında bu şekilde, kapıda alınırsa artıyor) Bir de Londra'ya iki üç günlüğüne geldiysen burayı bir sonraki gelişine bırak derim. İlle de yeşil alan göreyim dersen merkezde olan Hyde Park ya da Regent's Park'ta takılabilir, birkaç sincap videosu çekebilir, oksijene doyar ve yoluna devam edersin. Ama eğer en az bir hafta buralardaysan mutlaka ama mutlaka uğramalısın. Hele ki uzun süreli bu şehirde kalacaksan yıllık üyelik kartı çıkarmayı bile düşünebilirsin çünkü üyelik ücreti 77 GBP ve bir yıl boyunca istediğin kadar gelebilirsin. Her geldiğinde yanında birini de misafir olarak ücretsiz getirebilirsin. Özellikle çocuklu ailelerin en sevdiği yer burası çünkü yıl içinde çok sayıda etkinlik yapılıyor ve bunların çoğunluğu da çocuklar için güzel deneyimler sunuyor.


Üyelik ve giriş bilgilerini şuradan inceleyebilirsin.


İşin finansal kısmını bir yere koyarsak, buraya gelmişken "görmeden gitmemelisin" dediğim birbirinden güzel Kew Gardens'ın 7 harikasından bahsedeceğim. Hazırsan başlayalım:

 

#1: The Hive


Metalden yapılmış dev bir arı kovanı "The Hive". Bu yapıya yerleştirilmiş olan küçük lambalar Ke Gardens'daki gerçek bir arı kovanından gelen titreşimlere göre yanıp sönüyor. Arıların titreşim sesini metal kovanın içine girip dinleyebilirsin. Çıkan sesler sanki bu gezegene ait değilmiş gibi, çok değişik bir deneyim. Ayrıca biraz daha geç saatlerde gelirsen havanın kararmasıyla ışıklar çok daha büyülü bir hal alıyor.


#2: Palm House


Bu bahçede dünyanın her bir köşesinden gelen kocaman bir bitki koleksiyonu var. Öyle ki Newton'un Yer Çekimi Yasası'nı bulduğu meşhur elma ağacının tohumu bile bu bahçeye getirilmiş ve 2020 yılında ekilmiş. O yüzden ağaçların yanından geçerken künyelerine de göz atmalısın Adı, sanı, memleketi her türlü bilgiyi yazmışlar. Yani gördüğün hiçbir ağaç orada rastlantı sonucu durmuyor, hepsini ayrı bir hikayesi var.


Tropikal bitkilerin yaşayabilmesi için birden fazla sera var. Palm House en büyük olanı ve içeri girdiğinde resmen tropik bir ormana adım atmış oluyorsun. Yeşilin her tonunu görebileceğin mükemmel bir yerden bahsediyorum ama çok sıcak ve nemli olduğu için 5 dakikadan fazla kalamıyorsun :)



#3: The Great Pagoda


Kew Gardens'ın en önemli yapılarından biri de kuşkusuz The Great Pagoda! Yapımı 1700'lü yıllarda tamamlan bu 10 katlı tapınak, Kew Gardens'ın kurucusu tarafından o dönemin prensesi olan Augusta'ya hediye edilmiş. En tepesine çıkarak Londra manzarasının tadını çıkarabilirsin.



#4: Queen Charlotte's Cottage


Buranın saklı cenneti kraliçe Charlotte'un kulübesi diyebiliriz. Bu kulübenin kraliyet ailesinin uzun yürüyüşler sonrası durup dinlenme yeri olduğunu öğrendiğimde çok şaşırmıştım. Buraya yol kenarındaki dinlenme tesisi muamelesi yapmaları pek hoş olmamış çünkü sanki masaldan fırlamış gibi bir yer.



#5: Waterlily House


Bu cam ev, 1800'lü yıllardan günümüze gelen bir doğa harikası. İçindeki dev Amazon Nilüferleri'ni sergilemek için özel olarak tasarlanmış. Bu da neden UNESCO tarafından dünya mirası olarak koruma altına aldığının güzel bir özeti.



#6: Lake and Crossing


Yürümekten yoruldun mu? O zaman seni Kew Gardens'daki gölün kenarında dinlenmeye davet ediyorum. Burada çok çeşitli kuşlar var. Doğanın sesini dinlemek için şahane bir köşe...



#7: Kew Palace


Kraliyet saraylarının en küçüğü ile tanışmaya hazır mısın? Kew Palace, aslında 1600'lü yıllarda Londra'daki zengin bir ipek tüccarı için dönemin modasına uygun bir şekilde inşa edilmiş. Sarayın zarafeti işte buradan geliyor! Sonradan kraliyet ailesi buraya hayran kalmış ve hafta sonu tatillerini burada geçirmeye başlamış. Canlı turuncu rengi, rüstik stili ve şirin bahçesiyle benim favori yerim.



Gördüğün gibi Kew Gardens bazı ülkelerde gördüğümüz turist çekmek amacıyla yapılmış botanik bahçelerden biri değil. Attığın her adımda bilim, sanat ve tarihin izlerini göreceksin. Sence dedikleri kadar varmıymış mı yoksa abartılıyor mu?






Comments


bottom of page